23 Kasım 2008 Pazar


Hiç yorum yok:

Toprak Ana projesi ile kırsalda ve kent yaşamında iletişiminin güçlendirilmesini, adil ve etik bir ticaret platformu olmanın ötesinde, gıda güvenliğimiz, sağlığımız, biyoçeşitlilik ve toplumsal mutluluk açısından değerli görüyoruz.

Toprağımızı ve toprağımızın tüm nimetlerini köylümüzle, üreticimizle, kentli insanımızla el ele vererek korumak istiyoruz. İyi hizmet, güvenilirlik ve ortak kalite anlayışına ek olarak, hayallerimizi ve ön görümüzü oluşturan tüm hususları samimi olarak paylaşmamızın, ulusal ve küresel bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz.
İşte, detaylarını hergün daha sıkça duymaya başladığımız kritik başlıklar:

  • Gıda Güvenliği - Gıda Egemenliği; geleceğin en önemli silahı gıda, kısır tohumlar, yerel tohumlar, biyoyakıt, GDO...
  • Çevre ile dost olabilmek; köyde, kentte, sürdürülebilir tarım...
  • Doğru tüketim; sağlıklı olabilmek için, daha az ürün ile "iyi" beslenmek...
  • Adil ticaret; çiftçi hakkının sömürülmemesi, çiftçi milletimizin efendisi olmalıdır...
  • Yerel tohumlar ve yerel ekonomiler; DTÖ stratejileri, UPOV, küçük çiftçilik...
  • İklim değişikliği; Yerel tohumların direnci, dış girdi ihtiyacı, ekolojik tarım...
Tüm bu etkenler bizleri Toprak Ana projesine yöneltti. Projemiz, evsel gıda ihtiyaçlarımızın Türkiye haritası üzerinden birlikte seçtiğimiz üreticilere verilmesi ve ürünlerimizin aracısız olarak adresimize gelmesi esasına dayanıyor.
Yerel tohumlarımıza ve yerel kültürümüze sahip çıkabilirsek, ekonomik, sağlıklı ve taze gıda ürünlerinin hem arz ve talebinde bir denge oluşturabilir, hem de küçük çiftçilerimiz, gıda güvenliğimiz ve biyoçeşitlilik konusunda önemli bir farkındalığı gelecek nesillere aktarabiliriz.
Hedeflenen edinimler:

1. ÇİFTÇİ’NİN MARKALAŞMASI – Projede üreticiler ve tüketiciler arasında bir buluşma hedeflenmektedir. Sağlıklı ürünleri ile beğeni kazanan çiftçilerin/üreticilerin bu yolla Türkiye bütününde tanınması ve kendi adlarıyla markalaşması hedeflenmektedir. Projemiz kapsamındaki üreticiler hiçbir kimyasal dış girdi veya genetiği değiştirilmiş tohum kullanmadıklarını yazılı olarak beyan ederler. Üreticilerin ve tüketicilerin sisteme üyeliği için hiçbir ön ödeme yapma zorunluluğu olmayacaktır. Bu şekilde, küçük çiftçilerimizin sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan devamlılığı sağlanacak, tüketiciler tercihlerini sağlıklı ve doğa dostu ürünler yönünde yapabileceklerdir. Küçük çiftçilerin/üreticilerin varlığını sürdürmesi gıda güvenliğimizin en önemli anahtarıdır.

2. FİYATLANDIRMA ÖZGÜRLÜĞÜ – Çiftçiler/üreticiler ürünlerini farklı özelliklere bağlı olarak (üretim alanı, üretim yöntemi, kullanılan tohum, vb) tanıtacaklar ve tercih ettikleri fiyatlar üzerinden perakende esaslı olarak satışa sunmaktadırlar. Satışa sunulan tüm ürün fiyatlarına kargo bedeli dahildir.
3. E-TİCARET İÇİNDE ORGANİK ÜRÜNLERİN REKABETİ –
Çiftçiler/üreticiler oluşan e-ticaret ağı içinde, hiçbir diğer dış etmen olmaksızın, rekabet oluşturabilmektedirler. Bu şekilde organik ve doğa dostu tarım ürünlerinin kalitesi artarken, fiyatlar artan talep doğrultusunda düşüş gösterebilecektir.
4. ARACISIZ SATIŞ -
Firmamız sistem alt yapısını kurarak, çiftçilere ihtiyacı olan lojistik desteği sağlamaktadır. Hiçbir ara depolama yapılmadan üretimden tüketime aktarılan ürünlerin tazeliği korunmakta, başka üreticilerin ürünleri ile karışma ihtimali oluşmamaktadır. Faturalama direkt çiftçiden yapılır; ancak gelir vergisinden muaf olan çiftçiler faturalama yapmazlar.
5. GIDA GÜVENLİĞİ’NİN TEMİNATI ÇİFTÇİMİZ VE YEREL TOHUMLAR -
Küçük çiftçilerimiz tarafından yüz yıllardır yerel tohumlarla yapılan üretimin desteklenmesi, hem tohum konusunda dışa bağımlılığımızı azaltacak, hem biyoçeşitliliğimizi korumaya destek olacaktır. Tüketiciler daha zengin bir seçenek havuzunda, çeşit, tat ve besleyicilik değeri ön planda olan ürünlere kavuşacaktır.

6. REKLAMSIZ DUYURUM PRENSİBİ - Genel olarak gıda sektörünün, ürünün satılabilirliğini arttırmak amacında eksik bilgilendirme (salt olumlu yönlerini ön plana çıkarma) ve tüketiciyi koşulsuz yönlendirme yöntemleri ile etik ticaret anlayışınla çoğu kez tutarsız olan, tüketimi daima ve her pahasına arttırmaya yönelik, ekolojik-biyolojik-kültürel-sosyal ve kültürel değerleri göz önüne almayan reklam anlayışını benimsemiyoruz. Projemizi, "en iyi" olarak değil, sadece "iyi" olarak sunmayı amaç ediniyoruz; yaşamın bir yarış değil, paylaşım ve hoşgörü ile "daha iyi ve temiz" olabileceği düşüncesinde "birlikte" başarmayı arzu ediyoruz; üreticimizle, tüketicimizle ve topraklarımıza, ayırım yapmadan, saygı-sevgi besleyen tüm insanlarla birlikte.

7. YEREL EKONOMİLERİN GÜÇLENMESİ - Yukarıda yer alan tüm hususlar, yerelde ekolojik felsefede üretim yapan üreticinin adil koşullarda kazanç sağlamasını hedefler. Çiftçi ve tedarikçi satış fiyatları üzerinden en yüksek geliri elde eder. Halbuki, bugünkü dünyamızda üreticinin eline geçen bedel satılan ürün fiyatının ortalama olarak % 4 -5'i civarındadır. Hiç bir etik anlayışı olmayan bu tutum, küçük çiftçiliği hızlı bir yok oluşa sürüklemekte, gıda egemenliği üzerindeki tehditleri güçlendirmekte, yerel ekonomiler yerine küresel ekonomleri merkezi anlamda zenginleştirmektedir. Projemiz üretim merkezini, yani yerelin kalkınmasını daima öncelik olarak kabul eder.